İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) “Türkiye’nin İkinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Araştırması”nda Malatya’dan da ILSAN Tekstil Sanayi ve Ticaret yer aldı. ILSAN Tekstil, daha önceki yıllarda da listede hep yer almıştı. Herkesin parmakla gösterdiği bir şirket olarak varlığını sürdürmeye devam ettiği ILSAN Tekstil’i Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Ilıcak ile konuştuk:
-Fatih Bey, ILSAN Tekstil İstanbul Sanayi Odası’nın her yıl düzenlemiş olduğu İkinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu sıralamasına girdiniz. Bu konuya değinebilir misiniz?
Biz her yıl sıralamaya giriyoruz ama büyüyerek devam ediyoruz. Estağfurullah Malatya’nın gururu olmak elbette güzel.
-Ilıcak ailesi ticarette her zaman Malatya’nın yüz akı olmuştur. ILSAN Malatya’da çok ciddi anlamda yatırımlar yapıyor. Öncelikle ILSAN hakkında bilgiler alabilir miyiz sizden?
ILSAN Tekstil 1996 yılında inşaatına başlanan Ilıcak ailesinin ortak bir kuruluşudur, aile şirketidir, yabancı hiç kimse yok. 1998 1 Haziran’da startı vermiş olup bir fabrika ile başlayan, bugün 5 fabrikadan oluşan bir entegre tekstil tesisi olarak hizmetine devam etmektedir.
-Peki, herkes İstanbul’da iş yaparken, neden Malatya?
Bu bir tercih meselesidir. Yani biz böyle tercih ettik çünkü Malatya’dayız, Malatya’nın ekmeğini yiyoruz. Malatyalıya hizmet etmek gibi bir mecburiyet var. Bizim vergimiz buraya gitsin istiyoruz. Öyle olunca tabi ihracatlarımız da bizi burada gösteriyor. İhracat kayıtlarımız burada. Sağ olsun hükûmetimiz, devletimiz buradan direk olarak ihracat yapmayla alakalı işlemler başlattı. Bundan sonra ihracatlarımızı direk Malatya’dan yapacağız. Biz tercihimizi bu yönde kullanıyoruz. Tabi bunun farklı sebepleri olabilir, biz kendimizce bir sebep aramadık, burada kurduk, burada devam ediyoruz. İstanbul’a gitmek bize farklı bir şey kazandırmayacaktı.
-Çalışma prensipleriniz çok güzel…
Biz Malatya’nın gençleriyle çalışıyoruz. Bu bize manevi tatmindir. E tabi ki buradaki insanlara da hizmet etmek durumundasınız. Yatırım hedeflerimiz mutlaka var. Devletimizin açmış olduğu cazibe merkezleriyle alakalı müracaatlarımızı yaptık. Bu da bir fırsat. Hedefimiz her sene üstüne koyarak devam etmektir. Üç yıl önce 900’üncüydük geçen sene 864 olduk, bu sene 843 olduk. Bizim hedefimiz ilk beş yüze girmektir.
Yatan aslandan gezen tilki iyidir derler. Bu insanlar da kendi mallarını pazarlamak için buradalar, biz de gidiyoruz. Gitmek zorundasınız. Kimse gelip sizin malınızı buradan satın almaz. Siz gidip kendinizi tanıtacaksınız, onlar da buraya geliyorlar pamuk satmak için.
Tabi bizde kendi paramızı dışarıya göndermektense kendi ülkemizin insanına vermeyi elbette ki tercih ederiz, bu öncelikle kalite meselesi. Bizim şimdi pamuğun kalitesi dışarıdaki pamukları tercih etmemize kanıt gösteriyor. Bu ticari ahlakla alakalıdır, kültürle alakalıdır. Bir Amerikan pamuğunda bunlardan hiçbirisini göremezsiniz. Nedir, pahalıdır. Ben onu almayı tercih eder miyim ederim. Ama bu sefer fiyatta rekabet edemiyorum. Mecburen yerli pamuğumuzu da alıyoruz. Biz kalite noktasında bize daha iyi hizmet verebilecek hangisi ise onu tercih ediyoruz.
-Peki, yaz dönemleri sizin için sıkıntılı bir dönem mi? İzinler yoğunlaşıyor mu, rapor almaları yoğunlaşıyor mu. İşsizlik var mı bu ülkede ya da Malatya’da?
Bu ülkede işsizlik olduğu bir gerçek, bunu kimse inkâr edemez ama biz sanayicilerinde işçisizlik sorunu var. Biz de çalıştıracak işçi bulamıyoruz. Türkiye’deki gerçek mesele şudur; işsizlik mutlaka var ama esas sorun iş beğenememedir. Bizim insanımız artık rahatlığa alışmıştır, kendi sosyal yaşamlarını ona göre ayarlamıştır. Benim burada bir işçi kardeşim diyor ki ‘ben pazar günleri işe gelmem, ben çocuklarımı, eşimi gezdireceğim.’ Hâlbuki 8 saat çalışıyor, orada 16 saatlik boş zamanı var. Hem dinlenebilir hem ailesiyle, çocuklarıyla çok rahat ilgilenebilir. Tabi bu bir istek, arzu meselesidir. Alman bir makine montorculuğuna gelen bir montör şunu söylemişti: Siz ne yaptınız, nasıl başardınız? 1945’te yerle yeksan oldunuz da, şimdi böyle bu sanayide nasıl oldunuz? Şimdi bile ben hiç unutmuyorum, halen kulaklarımdadır. Biz 8 saat kendimize, devletimize çalıştık 8 saat dinlendik dedim. İşte işin özeti budur.Bizim insanlar devletten bekliyor, devlete hizmet etmiyor. Kendisi 8 saat çalışıyor olabilir, ondan sonra tabi ki mesaisini alabilir. Biz burada zamanla yarışıyoruz. Yetiştirmemiz gereken teminlerimiz var, siparişlerimiz var. Dolayısıyla bu insanların ekstra ücret karşılığında iş vermemize rağmen buna bile insanları getirtemiyoruz.
-Malatya teşvik konusunda sıkıntı yaşıyor mu?
Bizim Malatya’nın bir gerçeği vardır, yazın biz işçi noktasında gerçekten sıkışıyoruz. Kayısı, tabi ki takdir ederiz, biz de takdir ediyoruz. Bakmasak mahsul alamıyorsunuz. Biz bunlara ne yapıyoruz, ek mesailerini vermek kaydıyla diğer arkadaşlarımızdan rica ediyoruz. Ama ciddi manada üretim kaybındayız. Onu da söylemeden geçemeyeceğim.
-Malatya’da rekabetten bahsettiniz, sizin gibi Maraş’ta da bu işi yapan var. Türkiye’nin her yerinde rekabet halinde olduğunuz firmalar var, o illerle Malatya ilini kıyasladığınız zaman…
Malatya benim vatanım, toprağım, yani biz buradan bir yere gidemeyiz. Benim cenazemi Malatyalılar kaldıracak. Ben Maraş’tan, İstanbul’dan alışveriş ederim, ayrı bir mesele fakat ben oralarda kimseyi tanımıyorum. Biz çalışmalarımızla, itibarımızla, Malatya’yı böyle mesafe kat edeceğiz, daha ilerilere taşıyacak bir çalışma içerisindeyiz. Bizim yoksa her türlü imkânımızda var ama biz Malatya’yız.
Teşviklere gelince devletimiz sağ olsun gerekli destek ve yardımlarda yapıyor. Bazen verdiği teşvikleri geri almak gibi kulağımızı çekiyor ama mesela 2011 yılında yaptığımız bir yatırımda, biz 450 bin lira teşvik kullanmışız. Yatırımımı zamanında tamamlayamadık diye, ona rağmen teşviği faizleriyle beraber 9 bin lira fazla olarak benden geri istiyor. Hâlbuki desek mevcut haliyle kabul, bu Türkiye’nin sorunu. Yatırımı yarım kalmış insanların sorunu. Tamamlayamıyorsunuz. Sebebi de şu; ben İtalyan markalarının proformasını koymuştum ama 3/1 fiyatına Çorlu’da, Tekirdağ’da, Çerkezköy’de yapılan fabrikalardan aldım ülkeme aldım. Devletimiz bize zamanında yatırımı tamamlayamadınız diye bizden para istiyor. Buda bizi üzüyor tabi ki.
-Türkiye’nin gerçeğinden bahsettiniz, bu sadece sizin sorununuz değil. Peki, burada siyasilerimizin yapmış olduğu bir çalışma var mı?
Siyasi arkadaşlarımız sağ olsunlar bize her türlü desteklerinin olduğunu söylüyorlar. Ankara’da onlar bizim elimiz, ayağımız, gözümüz sağ olsunlar. Hepsi bu konuda özveriyle çalışmalarını yapıyorlar. Minnettarız tabi ki onlar da Malatya için mücadele ediyorlar. Fazlasıyla yaptıklarını düşünüyorum.
-Verginizi Malatya’da veriyorsunuz, İstanbul’daki iş yerinizin de vergisini Malatya’da veriyorsunuz. Aile olarak ciddi anlamda sosyal yardımlar yaptınız. Çok kısa bir süre önce Diyanet İşleri Başkanının yapmış olduğu bir açılış vardı. Bu olayları neden gizli tutmaya çalışıyorsunuz? Yani birileri bir çivi çaktığı zaman dünya reklam yaparken aile olarak neden bunları gizliyorsunuz. Ayrıca Diyanet İşleri Başkanının açtığı yer neydi, onu da bizimle paylaşır mısınız?
Daha önce faaliyete açılmış bir yerin resmi açılışını yapmamıştık. Böyle denk geldi. Daha önceki Diyanet Başkanımızın gelememesi, yeni Diyanet İşlerinin de gelmesi üzerine resmi açılış yaptık. Sosyal sorumluluk projesidir. Yani bizim kendimize görev gördüğümüz şeyler var. Biz aile olarak sorumluluk projesi içerisinde bir görev kabul ettik. Hep devletimizle işbirliği içerisindeyiz, devletimizin izin verdiği sınırlar çerçevesi içerisinde her türlü yardımımızda yapıyoruz.
-ILSAN Tekstil’in 2018 hedefleri nelerdir?
2018’i yarıladık, ikinci yarısına başladık. 2018’de de bir önceki senenin üstüne koyarak devam etmek hedefimiz. Üstüne koyarak devam etmeyi ve önümüzdeki yıl böyle bir şeyle karşılaşırsak önlem almayı hedefliyoruz. Performansımız çalışmaktır. Meşru zeminde; bir: Allah’ın men ettiği işi yapmayacağız. 2: Devleti men ettiği işi yapmayacağız. 3: Kimseye kefil olmayacağız. Bu düstur üzerine devam ediyoruz.
HABER MERKEZİ