KUR’AN’I KİMLER YAKIYOR?
İsveç, Hollanda, Danimarka…
Görünüşte kendini bilmez aşırı faşist birinin eylemi… Haddizatında öyle değil tabi. Asırlardan beri süren “Hilal-Haç Savaşları”nın günümüzdeki versiyonu…
Aksi halde yaklaşık 2 milyar insanın mensup olduğu bir dinin kutsal kitabına aleni bir şekilde hakaret etmeyi hangi birey göze alabilir?
Peki durum böyle iken insanlık için Kur’an-Kerim nedir ve neyi ifade etmektedir? Asıl düşünülmesi ve tetkik edilmesi gereken nokta budur.
O Kur’an ki Âlemlerin Rabbi Olan Allah’ın bütün insanlığa gönderdiği son mesajdır ve bu mesajın muhatabı sadece Müslümanlar değil, bütün insanlıktır.
Ezeli ve ebedi olan Rabb’imizin, ebedi hayat vadettiği kullarına verdiği yol haritası…
Kendinden önceki bütün hak dinlerin hükümlerini de içeren ve insanlığın tekamülüne sunulmuş en geniş içerikli son kitap…
İnsanlığa zarar vermeyi telkin eden bir tek ayeti olmadığı halde, mensuplarına terörist yaftası yapıştırılan kitap…
Global sermaye sahiplerinin, yani dünyadaki bütün paraları yönetenlerin önlerindeki en güçlü engel olduğu için Allah’ı para olanların bütün nefretleri yönelttiği hedef…
O var olduğu sürece kandan beslenen medeni(!) canavarların, insanlığa pençelerini ve dişlerini geçiremeyeceği sığınak…
İşte bu ve daha nice harika özelliklerinden dolayıdır ki yüz yıllardan beri küfür âleminin hedefindedir o Yüce Kitab’ımız.
Haydi onlar kendi çıkarlarının önünde set olarak gördükleri için sürekli saldırıyorlar da İslam dünyası ne yapıyor buna karşı? Ben söyleyeyim:
Birçok İslam ülkesi, başta yöneticileri olmak üzere, kendilerine sadaka niyetine verilen kendi topraklarındaki petrol ve doğalgazın sözde zenginliklerinin keyfini çıkarıyorlar. Kendilerini sömüren terörist devletlerin pençelerinden kurtulduklarında o zenginliğin bin katı fazlasına hem kendilerinin hem halklarının kavuşacağından gafiller ne yazık ki… Sömürgeci Avrupa ülkeleri kimini tahtla, kimini parayla, kimini sarışın Avrupa kadınlarıyla avlayıp akan çeşmenin kenara sıçrayan damlalarını o yöneticilere ikram ederek oyalıyor onları.
Peki bizim ülkemizde durum nedir? 19. yüzyılın ortalarından itibaren çöküş sürecine geçen Osmanlıyı, o vahşi devletler sadece bölüp parçalamakla kalmadılar, aynı zamanda önlerindeki en büyük engel olan Kur’an’ı da halkın kalbinden sökmeye başladılar.
Elbette Kur’an’ı kitap olarak ortadan kaldırmak mümkün değildi ama önemli olan kitabın kendisi değil, içeriği idi. Başladılar icraata.
Önce Avrupa’ya üniversite tahsiline giden Müslüman gençlere pençeyi attılar. Onlara kadın-erkek bir arada eğlenmenin, Avrupai kıyafetlerin cazip olduğunu telkin ettiler. O gençler de önce onların kıyafetlerini, sonra o nefse hoş gelen eğlencelerini, en sonunda da bu işlerin tabiatı gereği, inançları sorgulamayı getirdiler ülkemize. Hatta bunu daha ileri boyutlara taşıyarak Müslüman olarak gittiği Avrupa’da papaz olup oraya yerleşmeyi kabul edenler de oldu.
Attıkları adımlar hedeflerini buluyordu Avrupalıların. 20. yüzyılın başlarından itibaren Sultan Abdülhamid’in şahsında saldırdıkları şey, yine Kur’an-ı Kerim’di. Zira Sultan Abdülhamid güçlü inancı olan, Kur’an’ın hizmetkarı makamındaki halifeydi. Bu kararlı halife yıpranırsa Kur’an da yıpranacaktı.
Abdülhamid’in indirilmesinden sonra kendilerine daha geniş çalışma alanı buldular. Kur’an’ın emir ve yasaklarının Müslümanlar için önemsizleştirilmesi ve kendilerine uygun biçimde değiştirilmesi onların yapmak istedikleri en önemli iş olacaktı ve öyle de oldu.
Gelelim günümüze…
İşte o aralıksız çalışmaların meyveleri:
Kur’an hâlâ bizim kitabımız ama içinde onlarca ayette emredilen namazı kılan Müslüman çok az sayıda, oruç ise Müslümanların kendi sağlıkları üzerine kendilerinin verdiği fetvalarla tutulmamakta. Hac bir nebze tamam da sıra zekâta gelince Müslümanın cebinde akrep girmekte.
Kur’an hâlâ bizim kutsalımız ama onlarca ayette yasaklanan kul hakkı bir güzel yenmekte. Allah’ın ısrarla “Yardımlaşınız” emrine karşı bir felaket sonrası bile kirası bin lira ancak edecek evlerin kira bedeli olarak beş bin lira istenmekte. Yüz bin liralık aracımıza üç yüz bin, beş yüz bin liralık evimize bir milyon beş yüz bin lira isterken Kur’an’ı nedense hesaba katmayız ama bir Müslüman kişisel bir hata yapsa günlerce basında “alleme-i Kur’an” kesiliriz.
Domuz eti haramdır, Müslüman onu yiyemez diye bağırırız ama Allah’ın Kur’an’da ateşle eş değer tuttuğu alkolü afiyetle içeriz. Dıştan herkes namusu için yaşar ama Kur’an’ın “Zinaya yaklaşmayınız!” ayeti ve namus algıları, başkasının namusuyla zina yaparken aklına gelmez kimsenin.
Kur’an, “Faiz yiyenler, mezarlarından şeytan çarpmış gibi kalkacaklar.” der ama kredi olmazsa ev, araba nasıl alırım, ticaretimi nasıl devam ettiririm bahaneleriyle bankalardan çıkmaz olmuş Müslüman.
Kur’an kumarı yasaklıyor ama bahis siteleri, piyongo bayileri Müslüman kaynıyor.
Eee nasıl olacak bu iş? Elin gâvuru Kur’an’ı yakarken sinirleniyor, bağırıp çağırıyoruz. Hatta elimizden gelse onu oracıkta boğmak istiyoruz. Bunlar iyi güzel de neden önce kendi yaktığımız Kur’an hükümlerine sinirlenmiyoruz acaba? Yoksa Kur’an bizimdir, onu sadece biz yakabiliriz mi diye düşünüyoruz?
Aslında ne olmuş biliyor musunuz? Kur’an’ı kitap olarak bırakmışlar ama ne acıdır ki bizim Müslümanlığımızı elimizden almışlar. Ondan daha acısı da şudur ki çoğumuz bu felakete götüren acı gerçeğin farkında değiliz vesselam.
Yorum yazarak Malatya Busabah Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Malatya Busabah hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Malatya Busabah editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Malatya Busabah değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Malatya Busabah Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Malatya Busabah hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Malatya Busabah editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Malatya Busabah değil haberi geçen ajanstır.