Eski günlerden bahsedince şimdiki çağalar şaşırıyor;
Ne! Ben şok!…Cep telefonu yok muydu?
Ne! Evlerde sabit telefon da mı yok du?
Yohtu çağam, yohtu. Televizyon da yohtu. Hatta çoğu zaman aletirik de olmazdı. Gaz lambamız vardı. Zengin evlerde ise Lüküs…
Çoğu zaman elektrikde kesilir her evde bulunmayan, radyo dinleme imkanı bile olmazdı. Onun için insanlar erken yatıp,erken kalkarlardı. Erken yatmayı teşvik etmek için “Yatsıyı kıla yatasın boyunca nura batasın” derlerdi.
Sabah kalktığımızda, serpme kahvaltı, Van Köy Kahvaltısı, çeşit çeşit açık büfe gibi kahvaltılıklarımız yoktu. Halis muhlis, tereyağlı mercimek ya da tarhana çorbası içer çorbayı ekmeğimize katık eder karnımızı doyururduk…
Ekmek dedim de aklıma geldi… O yıllarda ekmek de ekmekti hani… Pişen ekmeğin kokusu çok uzaklardan bile hissedilirdi. O yıllar ekmeklerin kuş yemi kadar olmadığı her bir ekmeğin 580 gram olduğu, yarım ekmeği bile yemekte zorlandığımız günlerdi, fiyatı da 50 kuruştu…
Masrafsız yıllardı o yıllar, evlerimize Halil İbrahim bereketi sinmişti sanki… Elektrik giderimiz çok azdı. Su bedavadan da ucuzdu!. İnternet ücreti, cep telefonu faturası Apartman aidatı, kapıcı parası, doğalgaz ücreti nedir hiç bilmezdik.
Analarımız yemeklerini, ya yakması büyük bir ustalık ve zahmet gerektiren gaz ocağında, ya kuzinede, ya da bahçedeki ocak üzerinde yapardı. Sonraları analarımızı rahatlatan tüp gazlar çıktı. Evimizde pişen yemeğin kokusu komşuya gitmesin diye, analarımız pencereyi bile açtırmazdı. Tüm hassasiyete rağmen yemek kokusu gitmişse, birer tabak da komşulara gönderdik.
Evlerin ısınması soba ile olur, odun kömür yakılırdı. Çok da güzel olurdu.
Moda nedir bilmezdik. Markalı ürün merakımız hiç yoktu…
Ayakkabı alınınca ayakkabıyı uzun yıllar giymek için, ilk işimiz altına nalça çaktırmak olurdu. Kara lastikten kunduraya terfi ettiğimizde sık sık pençe yaptırırdık. Pençe ,ayakkabının ömrünü uzatırdı.
Elbiseler ters yüz edilip tekrar giyilirdi. Gömlek diktirirken mutlaka yedek yaka yaptırılır yaka yıpranınca yenisiyle değiştirilirdi. Günümüz tabiriyle “yırtık giymek out yamalıklı giymek in” di.
Gıllı gar yağdığında bile tadını çıkartır kızak kayardık.
Ha unutmadan. Kola, soğuk çay, sıcak çikolata, enerji içeceği vs. gibi şeyler de yoktu. Tek lüksümüz 32 dişe keman çaldıran Demir gazozuydu…
Aç değildik açık hiç değildik ve de çok mutluyduk.
Şimdi öyle mi?
İnsanların her şeyi var.
Mutlular mı peki?…
Selam olsun Malatya’mın güzel insanlarına…
Yorum yazarak Malatya Busabah Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Malatya Busabah hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Malatya Busabah editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Malatya Busabah değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Malatya Busabah Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Malatya Busabah hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Malatya Busabah editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Malatya Busabah değil haberi geçen ajanstır.