Sevgili okuyucularım, kıymetli hemşerilerim…
Bir mühendis arkadaşım çok eskilerde,
“Bir gerçek var, bir de hakikat!” demişti de ne demek istediğini nice sonra anlamıştım.
Bugünlere uyuyor sanki!
Paris, 1957 doğumlu, büyük bir iş insanı olan babasının ölümüyle, genç yaşta şirketler topluluğunun başına geçen, Tarık Buğra’nın kızıyla evli Mehmet Osman Kavala meselesi…
1 Kasım 2017’de Gezi davasından dolayı tutuklandı.
10 Aralık 2019’da AİHM tahliye edilmesine karar verdi.
- Şubat 2020’de Gezi davasından berat etti.
19 Şubat 2020’de, 15 Temmuz Darbe girişiminden dolayıhakkında süren soruşturma nedeniyle yeniden tutuklandı.
İstinaf mahkemesi,Gezi dosyasındaki beraat kararını bozdu. “Dosya, diğer davalarla birleştirilmeli” dedi.
AYM Anayasa MahkemesiKavala’nın hak ihlali başvurusu hakkında, 29 Aralık 2020’de bir ihlali olmadığı kararına vardı.
Sonra, hakkında görülü Gezi, Çarşı, Casusluk ve 15 Temmuz Darbe Girişimi davaları bir dosyada birleştirilerek tek dava haline getirildi…
Kavala, çeşitli ülkelerin yönetimlerini istediği yönde değiştirmek için milyar dolarlar akıtan Macar asıllı ABD’li George Soros’a benzetiliyor, onun Türkiye için benzeri işler içinde olduğu iddia ediliyor.
Faaliyetlerine baktığınızda, Açık Toplum Vakfı, Can Paker, TESEV, PKK, Sözde Ermeni Soykırımı, İmralı’ya selam salma,Fetö… çok karmaşık bir sarmal içinde olduğu görülüyor.
Türkiye’nin kanına ekmek doğrayan bu ilişkiler, Avrupa’nın, Amerika’nın canına can katıyor.
Onun için adamlar uluslararası kuralların, Viyana Sözleşmesininötesine geçip, adamlarını sahipleniyor.
Gelecekte kullanacağı insanlara da güven veriyor. “Kötüsü olduğunda, seni yalnız bırakmayacağız. Hep arkanda olacağız” deniyor.
Bundan fazlası da olabilir.
Devletimiz,milli menfaatlerimize en uygun adımları atacaktır.
Burada, muhalefetin tutumunun memnuniyet verici olduğunu da söylemek gerekir. Türkiye’den çatlak ses çıkmaması, yek vücut olmamız gücümüzü artıracaktır.
Konunun bir başka yanı da, açıklama yapan devletlerin, “hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı” derken, Türk yargısına,sözüm ona talimat vererek savundukları bu kavramları açıkça çiğnemeleridir.
Çünkü yargıya yönelik bu kalkışma ancak çadır devletlerine ve bu devletlerin yargısına yapılabilir.
Türkiye’ye yönelik bu beyanlar onların kendilerini ve Türkiye’yi bilmezliğinin bir tezahürüdür.
Açıklama yapan ülkeler kendi çıkarlarını, planlarını koruyor; iyi de, Türkiye de kendi varlığını korumayacak mı?
İşte, arkadaşımın çok uzun yıllar önce söylediği, benimneçe sonra anlayabildiğim, “Bir gerçek vardır bir de hakikat!” sözünün bu olaya uyduğunu demem şundandır: Hukukun bir evrensel ilkeleri vardır evet ama bir de devletlerin kendilerini korumaları.
Sözgelimiceza yargılamasının, kanunilik, genellik, fiili faile indirgeme, şahsilik, tutuklulukta makul süre, şüphenin sanık lehine kullanılması, kıyas yasağı, delillerin hukuka uygun elde edilmesi, savunma hakkının kısıtlanmamasıgibi evrensel kuralları vardır, bir de devletlerin kendi varlıklarını korumaları zorunluğu.
Bu durumlar, bizdeki, “Karda yürür iz bırakmaz” olanlarla ilgili olabilir.
Öyle ya, kendi devletini hukuk devleti sayan on ülke büyükelçisi, nasıl olur da Türkiye Devleti gibi iki bin yıllık köklü bir devletin tutukevinde tuttuğu bir insandan için, “Falan kişiyi derhal serbest bırakın!” diyebilir?
Evet nasıl diyebilir?
RÜŞVETÇİ HAKİM
Bizim Dilek’in Avukat Ömer Erdoğan’ı vardır.
Dert dökülen, baş vurulan…
Yüzüne ‘Ömer Beg’, arkasından ‘Avukat Ömer’ denir.
1954 yılında Ankara Hukuk Fakültesini bitirmiş.
Beni de çok sever.
Hatta bir defa,
-Selahattin Bey, keşke seninle daha önceden tanışsaydım dedi.
Meslektaşlıktan sonra gidiş, gelişimiz başlamıştı.
Bu söz üzerine rahmetli eşi Sema Abla,
-Öyle diyeceğine, ‘Keşke benim oğlum olsaydın’ desene demişti. Nur içinde yatsın, yeri cennet olsun, net ve tok sözlü bir kadındı.
Biz Avukat Ömer adını duya duya büyüdük.
Dilek’teki her ana baba, okuması için, onu çocuğuna örnek göstermiştir.
-Bak oğlum, kızım, kuru ekmekle büyüdü.Okudu avukat oldu.
Beş altı senedir avukatlığı bıraktı.
Gitti Ankara’ya yerleşti.
Köyüyle, kentiyle bağını koparmadı tabii.
Ofisimize geldiği bir gün şunları anlatmıştı:
-Horçumulu Nuri Ağa müvekkilimdi. Bir gün beni aradı,
-Ömer Bey dedi, bizim Haydar Ağa’nın Doğanşehir’de bir davası var, istersen bir git de dosyayı incele, eğer dersen, bir vekaletname versin sana; gitme ücretini de verelim yine dedi.
Haydar Ağa’daoğlunun kayınbabası.
-Ücrete gerek yok dedim, bir araba tutun ben gidip dosyayı tetkik edeyim.
Olur, dedi. Taksi tutuldu. Bu arada Haydar Ağa bana,
-Ömer Bey, ben de seninle geleceğim; hakim bey de Doğanşehir’e gidecekmiş, ‘Giderken beni de alın’ dedi.
Olur dedim.
Hakim de Malatya merkezdeydi. Rüşvet yediği orada burada söyleniyordu. Sonra Doğanşehir’e verdiler.
Hakim, Kanal Boyunda oturuyordu. Haydar Ağayla ben arabanın arkasına bindik hakimin evine gittik. Haber verdik geldi. Öne buyur ettik. Bindi. Neyse Doğanşehir adliyesine vardık. Dedim ki,
-Haydar Ağa, sen Hakim Beyle odasına git otur. Ben Kalemde dosyayı tetkik edeyim.
Dosyayı inceledim. Haydar Ağayı çağırdım.
-Tamam dava kazanılabilir, vekaletname çıkarabilirsin.
-Haydar Ağa bana ne dese iyi…
-Ömer Bey, ben hakim beyle konuştum, bana dedi ki, ‘Haydar Ağa, avukata vereceğin parayı bana ver.’ Daha sana niye vekalet vereyim…
-Peki Haydar Ağa dedim. Karar verecek o. Senin hem avukatlığını yapsın, hem hakimliğini dedim.
Sonra,
-Hakim beyi de giderken alacağız dedi.
-Hele şu taksicinin parasını öde dedim. Hemen çıkardı ödedi.
Taksi parasını verdi ya!
-Haydar Ağa, seni de götürmüyorum, hakimi de, dedim arabaya binip ayrıldım.
Yorum yazarak Malatya Busabah Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Malatya Busabah hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Malatya Busabah editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Malatya Busabah değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Malatya Busabah Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Malatya Busabah hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Malatya Busabah editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Malatya Busabah değil haberi geçen ajanstır.